Hüseyin KARACA


" FİLİSTİN İÇİN YÜRÜMEK DEĞİL, FİLİSTİ'NE YÜRÜMEK GEREK"

Bu günlerde insan olan herkesin vicdanını derinden yaralayan hadiselerin vuku bulduğu bir Ortadoğu dramı yaşıyoruz...


         Bu günlerde insan olan herkesin vicdanını derinden yaralayan hadiselerin vuku bulduğu bir Ortadoğu dramı yaşıyoruz...

         Orta Doğunun en masum ve en sahipsiz çoğrafyası Filistin gözünü kan bürümüş 21. Yüz yılın en vahşi canavarının pençelerinde dramatik bir şekilde can çekişmekte...

         Yarım yüzyıldan fazla İsrail'in nihai hedefi olan "Büyük İsrail projesi"ne ulaşabilmesi için bölgede yayılmacı politikaların tezahürü olan Filistin halkına dünya kamuoyu gözü önünde yapmış olduğu zulmün perde arkasında hiç kuşkusuz "Arz-ı Mev'udu" yani kendi dini kanatlerine göre "vaad edilmiş topraklar."politikası vardır.

          Bu dini doktorine göre bu toprakları elde etmek için yapmayacakları hiç bir kötülük yoktur.

          Sivil, asker, kadın, çocuk demeden her türlü katliamı meşru sayacak bir din öğretisi ile hareket ettiklerinden dolayı, Yüce Yaratıcıya hesap vermek bir tarafa ödüllendireceklerini tahayül etmekteler...

          Öyle tahmin ediyorum ki, Yüce Allah bu aşağılık milleti sırtlan genli yaratmış olmalı ki, kural tanımamazlıklarıyla insanlık âleminde muteber bir yerleri yoktur, olmayacaktırda...

          Özelde Filistin'i, genelde tüm İslâm âlemini ve yaşadığımız Anadolu coğrafyasını da yakından ilgilendiren bir mesele, bu yayılmacı politikayla çok yakın bir gelecekte Irak, İran ve Türkiye'yide içerisine alacak bir kaos ortamına evrilmek istenecektir.

          Filistin'in Türkiye'ye ve biz Türklere bakış acısı ayrı ve üzerinde durulması gereken bir konu.

Sadece şu kadarını söyliyeyim:

         Türk, bel altı vurmayan, haksızlığa uğrayan düşmanı dahi haklının yanında duran,çocuğa, kadına, yaşlıya şefkatle, merhametle yaklaşandır.

         Türk, düşene vurmayandır... 
         Türk, manzum milletlerin yegane umududur...

        Tabiki Müslüman Türk'ü ilgilendiren önemli meselelerden birisi de
İslâmın ilk kıblesi olan Mescid-Aksa!

        Bu mühim bir meseleye bigane kalınmamalı, gerekli reaksiyonlar gösterilmeli...

       Ben yıllar önce şöyle bir söz etmiştim: " FİLİSTİN İÇİN YÜRÜMEK DEĞİL, FİLİSTİ'NE YÜRÜMEK GEREK" Yani Filistin için açık hava toplantıları, yürüyüşler, nümayişler beyhude ve anlamsızdır.

         Madem Filistin bizim için önemli, madem Mescid-i Aksa kutsalımız bir kez toplanıp Filistin'e yürümek gerek...

         Ancak, İslâm âlemi şimdilik "Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın" politikası  gütmektedir. O yılanın bir gün kendilerini sokacağı gafletinden uyanmayada niyetleri yok gibi...

        Gelelim günümüze; Hamas'ın yapmış olduğu operasyonun "Danışıklı döğüş" olduğuna inanlardanım.

İsrail'in gücü bariz şekilde ortadayken böyle bir saldırıyı çok anlamlı bulmaktayım.

Biz seninle kavga edelim,sen gel bizim mahalleyi yak,yık,dağıt; danışıklı döğüşünden başka bir şey değildir...

Örgütlerin doğuşu biraz araştırıldığında hemen hemen bir çoğunun oluşumunda İngiltere, abd, İsrail'in bariz katkıları vardır ve bu örgütlerin içerisinde etkili ajanlarının olduğu su götürmez bir gerçek...

Hal böyleyken insan bütün bu olanların spontane gelişmeler olmadığını, planlı, programlı ve üzerinde çalışılmış ve uygulanmış bir mesele olduğunu düşünmekten alıkoyamıyor.

Allah'ım tüm mazlum milletlerin yardımcısı olsun. Allah'ım mazlum milletlerin umudu Türk milletini ve Türk devletini korusun!