Ömer KOZ


İki Hakk Âşığı: Mevlânâ ile Şems

İki Hakk Âşığı: Mevlânâ ile Şems


Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun etme

Başka bir yar başka bir dosta meylediyorsun etme

 

Sen yad eller dünyasında ne arıyorsun yabancı

Hangi hasta gönüllüyü kastediyorsun etme

mısralarıyla yansıtıyordu hüznünü Mevlâna. 

 

Mevlânâ, Şems ile Konya’da buluştuğu zaman tamamıyla kemale ermiş bir şahsiyetti. Şems, Mevlanâ’ya ayna oldu. Mevlânâ, Şems’in aynasında gördüğü kendi eşsiz güzelliğine hayran oldu. Diğer bir ifadeyle Mevlânâ, gönlündeki Allah aşkını Şems’te yaşattı. 

 

ŞEMS-İ TEBRİZİ HAZRETLERİ’NİN KONYA’DAN AYRILIŞI

 

Şems ile buluşan Mevlânâ, artık vaktini Şems’in sohbetlerine adamış, Şems’in nurlarına gömülüp gitmiş, artık bambaşka bir aleme girmişti. Şems’in cazibesinden yana yana dönüyor, ilahi aşkla kendinden geçercesine Sema ediyordu. Bu iki dostun sohbetlerindeki mukaddes sırrı idrakten aciz olanlar, ileri geri konuşmaya başladılar. Neticede Şems, incindi ve Mevlânâ’nın yalvarmalarına rağmen Konya’dan Şam’a gitti.(14 Mart 1246 Perşembe)

 

HAZRETİ ŞEMS’İN KONYA’YA DÖNÜŞÜ

 

Şems’in ayrılığından derin bir ıstıraba düşen Mevlânâ,manzum olarak yazdığı güzel bir mektubu,Sultan Veled’in başkanlığını yaptığı bir kafileyle Şam’a,Şems’e gönderdi.Sultan Veled kafilesiyle Şam’a vardı,Şems’i buldu ve babasının davet mektubunu,hediyelerle birlikte saygıyla Şems’e sundu.Şems,’’Muhammedi tavırlı ve ahlaklı Mevlânâ’nın arzusu kâfidir.Onun sözünden ve işaretinden nasıl çıkabilir’’diyerek,Mevlânâ’nın davetine icabet etti ve 1247’de Sultan Veled’in kafilesiyle,Konya’ya döndü.

 

HAZRETİ ŞEMS’İN KAYBOLUŞU

 

Şems’in Konya’ya gelişine herkez sevindi.Mevlânâ’da hasretin sıkıntılarından kurtuldu.Artık Şems’in şerefine ziyafetler verildi,sema meclisleri tertip edildi.Fakat huzurla,muhabbetle,dostluk içinde süren günler pek fazla sürmedi,dedikodular ve can sıkıcı durumlar yeniden başladı.Şems, o dedikoducu topluluğun yine kinle dolduğunu,gönüllerinden sevginin uçup gittiğini,akıllarının nefislerine esir olduğunu anladı ve kendisini ortadan kaldırmaya çalıştıklarını bildi,Sultan Veled’e dedi ki:

 

“Gördün ya azgınlıkta yine birleştiler.Doğru yolu göstermekte,bilginlikte eşi olmayan Mevlânâ’nın huzurundan beni ayırmak,uzaklaştırmak,sonra da sevinmek istiyorlar.Bu sefer öylesine gideceğim ki hiç kimse benim nerede olduğumu bilmeyecek.Aramaktan herkez acze düşecek,kimse benden bir nişan bile bulamayacak.Böylece bir çok yıllar geçecek de kimse benim izimi tozumu göremeyecek.”

 

Sultan Veled’e böyle yakınan Şems,1247-1248 tarihinde Konya’dan aniden gidip kayboldu.Şems’in kaybolmasından sonra Mevlânâ herkesten onun haberini soruyordu. Kim onun hakkında aslı esası olamayan bir haber bile verse ve Şems’i falan yerde gördüm dese bir müjde için sarığını ve hırkasını vererek şükranlarda bulunuyordu.Bir gün bir adam,Şems’i Şam’da gördüm diye bir haber verdi.Mevlânâ buna tarif edilemeyecek şekilde sevindi ve o adama üstünde nesi varsa bağışladı.Dostlarından birisi,bu haber yalandır,o Şems’i görmemiştir dediğinde Mevlânâ şu cevabı vermiştir.

 

“Evet,onun verdiği bu yalan haber üzerine üzerimde ne varsa verdim.Eğer,doğru haber verseydi,canımı bile verirdim.’’

 

 HAZRET-İ MEVLANA’NIN ŞEMS-İ TEBRİZİ HAZRETLERİNİ ARAMAK İÇİN ŞAM’A GİDİŞİ

 

Mevlana,Şems’i çok aradı,onun ayrılığı gönülleri yakan,sızlatan nice şiirler söyledi.Onu aramak için iki kere Şam’a gitti.Yine Şems’i bulamadı.Bu iki son seyahatin tarihleri kesin olarak bilinmemekle birlikte,büyük bir ihtimalle 1248-1250 yılları arasında olduğu söylenebilir.Sultan Veled’in ifadesiyle Mevlana,Şam’da suret bakımından Tebrizli Şems’i bulamadı ama,mana yönünden onu,kendisinde buldu.Ay gibi kendi varlığında beliren Şems’i,kendi gördü ve dedi ki:

 

“Beden bakımından ondan ayrıyım ama,bedensiz ve cansız her ikimizde bir nuruz.Ey arayan kişi!İster onu gör,ister beni.O’yum O’da ben.’’

Ve şöyle devam ediyordu mısralarına:

 

Çalma bizi bizden bizi gitme o ellere doğru

Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun etme

 

Ey ay felek harab olmuş alt üst olmuş senin için

Bizi öyle harab öyle alt üst ediyorsun etme

 

Ey makamı var ve yokun üzerinde olan kişi

Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun etme