Milletçe Büyük laflar etmeyi severiz..
Kamyon arkası yazılarını okusanız , Kamyoncu Dünyayı sırtında taşıyor sanırsınız..
Ne kastettiğini ancak kast edenin izah edeceği büyük büyük laflar..
Hepimiz dürüstlük üzerine büyük laflar ederiz..
uygulama sahası bulamamış, fedakarlıklardan bahisle tırnağından vazgeçmeyen mertliğimiz dilimizi uğrunda can vermeye zorlar..
Hepimiz adalet isteriz, zulme uğradığımızda..
Oysa Zulme uğrayanlar her şeyi hak etmiştir nazarımızda.
…. Bir seçim arifesi bu tarz bir girizgahı seçimlerle ne ilgisi olduğu kısmına gelecek olur isem;
Gelecek hafta cuma günü yani seçimden beş gün sonra, hepimizin bildiği ve o kadar da olmaz dediğimiz bir acı fatura yüzümüze çarpacak..
Akaryakıt fiyatları ve Paramızın değer kaybı …
Dillendirilen rakamlar seçim sonrası gerçeğe dönüşürse, bugün yaşadığımız ekonomik krizin tazyik derecesi onlarca kat artarak sahaya yansıyacak..
Bugün büyük büyük vaatlerle oy isteyen Başkan adaylarımızdan başkanlık koltuklarına oturanlar vaatlerini yerine getirememe gerekçesi olarak maalesef konjektürel gerçekliğin doneleri ile izah edecekler..
Yani daha fakir uyanacağız 1 nisana..
Daha umutsuz günler bekliyor bizleri..
Bir zamanların Bakanı Damat beyin tabiri ile Nisan, Marttan, Mayıs, Nisandan…
İstanbul seçim sonuçları bizi başka bir seçim sarmalına götürecek belki de..
… Ve Anayasa değişikliği için referandum ..
ve daha fakir bir Türkiye..
…
Sandığa gitmemek asil bir tercihtir aslında..
Gitmek bir gereklilik halini alıyorsa ‘Partilerden bağımsız doğrulardan Taraf’ olarak ; Memleketi şahsi ikballeri uğruna yangın yerine çevirenleri, o sandığa bir daha çıkamamak üzere gömmek azmiyle gitmeliyiz..
Bu azim ve kararlılık Büyük büyük cümleler kurmuş olmanın mutluluğundan daha fazla şey ifade etmeli bizim için..
