Ömer KOZ


Rum Sultanı ve Bilge Hikâyesi

Rum Sultanı ve Bilge Hikâyesi


Rum sultanının, ilim ehlinden birinin huzurunda ağladığım duydum. Ona yana yakıla şöyle demiş; “Düşmana karşı koyacak gücüm yok. Şu kaleyle şu şehirden başka mülküm kalmadı. Oğluma ardımda güzel bir miras bırakmak isterdim. Gör ki soysuz düşman, bende mecal bırakmadı. Bir çare düşünmeli, bir şeyler yapmalıyım. Aksi takdirde kahrımdan öleceğim.”

 

Bilge, bu yakarışlara karşılık sultana kızarak şunları söylemiş; “Boş yere ağlama sultanım. Aklınla gönlünden geçene ağlamak lazım. Bak şu haline, ömrünün çoğu geçip de gitti bile. Mülkün, ömrünün geri kalanı için yeterlidir. Öldükten sonra, yerine geçecek olandan sana ne! 

 

Bırak o, kendini düşünsün. Her şeyi bırakıp ölmek yok mu kaderde? O halde cihanı ele geçireceğim diye bu kılıç, bu cenk niye? Geçirdin diyelim, bu kez de onu savunmak için kendini yıpratacaksın ve sonunda bırakıp bu dünyadan ayrılacaksın. Değer mi sence, bunca zahmete? İran şahlarından Feridun’u, Dahhak’ı, Cem’i örnek al; acaba şimdi hangisi hayattadır? Ebedi mülk ve saltanat ancak Allah’ındır. 

 

Üç beş günlük dünyaya bu denli meyletme. Ahiretini düşün ve ona göre tedbirli ol. Hangi sultanın malı-mülkü, altın-gümüşü, parası-akçesi geride kaldı? Tabi ki hiçbirinin. Ama hayır işleri farklı. Ardında hayırlı eserler bırakırsan şayet güzel adın daima hayırla anılır, ruhuna Fatihalar okunur. Böylesi iyi insanların bedenleri çürüse de, adları ebediyete kadar yaşar gider. Sultanım, kerem ağacı dikip yetiştirmeye gayret et.

 

Zira onun yemişi, diğer meyvelerden çok daha le­ziz ve ümit saçıcıdır. Cömert ol sultanım, lütuf ve ihsanda bulun sürekli. Yarın mahşerde divan kurulunca, herkesin derecesi dünyada yaptıklarına göre ayar­lanır. Padişahım, ibadet ve itaatte ileri olanın, Hak dergahındaki rütbesi yüce olur. Kalbine ihanet eden, ibadetlerini erteleyip itaate kusur işleyen kişi mah­şerde mahcup olur. Allah’tan hangi yüzle ne istesin! İş görmeden ücret istemek ne mümkün! 

 

Gaflet uykusuna yatanları kendi hallerine bırakma ki yarın yaptıklarından pişman olmasınlar. Tandır kızgın ateşteyken ekmeklerini pişiremeyenlere benzer onlar. Ekinler harman vakti ürün verir. İş, işten geçtikten sonra çürüyen ekinlerin kime, ne faydası olur! İşte gaflette bulunup gevşeklik gösterenler, çürüyen bu ekinler gibidir.